05330534554 [email protected]

Bu yazımızda şiirde söz sanatları konusundan bahsedeceğiz ve bununla ilgili örnekleri sizlerle paylaşacağız. Yazmak sanat olduğu kadar zanaattır da. Kendinizi bir zanaatkar olarak düşünüyorsanız, o zaman kelimeler sizin ham maddenizdir ve söz sanatları da araçlarınızdan biridir. Söz sanatı, bir etki yaratmak için dilin yaratıcı bir şekilde kullanılmasıdır.  Aşağıda örneklerle birlikte bazı yaygın konuşma şekilleri verilmiştir, böylece bunları tanıyabilir ve yazılarınızda kullanabilirsiniz.

Şiirde Söz Sanatları Nedir?

Söz sanatlarını kullanan dil, topluca mecazi dil olarak bilinir. Romanlarda, şiirlerde, denemelerde ve oyunlarda mecazi dilin örneklerini bulacaksınız. Figüratif dilin karşıtı edebi dildir. Gerçek dil, yol tabelalarında, ofis notlarında ve araştırma makalelerinde bulacağınız basit yazı türüdür. Teknik çeviri nedir yazımıza da göz atabilirsiniz.

Şiirde söz sanatları şiire derin anlamlar katmak, anlamı mecazlaştırmak amacıyla kullanılan sanatlara denir. Türk edebiyatının birçok döneminde şiirde söz sanatları kullanılmıştır.

Şiirlere zenginlik katmak, farklı anlamlar ortaya koymak için söz sanatlarına sıkça başvuruyoruz. Özellikle Divan edebiyatında söz sanatları oldukça önemli bir yer tutmaktadır. 

Mecaza Dayalı Şiirde Söz Sanatları

Mecaza dayalı şiirde söz sanatlarından teşbih ile başlayacağız ve örneklerle destekleyeceğiz.

Teşbih (Benzetme)

Aralarında bir ilişki bulunan iki kavramdan zayıf olanın güçlü olana benzetilmesidir.

Teşbihte benzeyen, benzetilen, benzetme edatı ve benzetme yönü olmak üzere 4 unsur vardır.

Bir cümlece 4 unsur da bulunmak zorunda değildir. Ancak teşbih için benzeyen ve benzetilen kesinlikle olmalıdır.

Tam Teşbih: 4 unsurun da bir arada bulunduğu teşbihlere tam (ayrıntılı) teşbih denir.

İstiare (Eğretileme)

Bir sözü benzerlik ilgisiyle kendi anlamı dışında kullanmaya denir.

Benzetme yönü ve edatı kullanılmaz.

Benzeyen veya benzetilen öğelerden sadece biri kullanılır.

Kapalı İstiare: Sadece benzeyen öğe bulunur. Benzetilen öğeye ait bir özellik söylenir. Kişileştirmenin kullanıldığı cümlelerde genellikle kapalı istiare bulunur.

Mecaz (Değişmece)

Bir kelime veya ifadenin gerçek anlamı dışında kullanılmasıdır.

Anlatımı daha etkili kılar.

Örnek: Yüreğime kördüğümler atıldı / Çözemedim, çözülmüyor sultanım

Yüreğine kördüğüm atılması mecaz anlamda kullanılmıştır. Çok büyük, halledemediği bir sorunla karşılaşmış anlamındadır.

Mecaz-ı Mürsel (Ad Aktarması)

Benzetme amacı olmadan parça-bütün, iç-dış, neden-sonuç, sanatçı-eser, yer-insan, yer-olay gibi ilişkilerle bir ifadenin başka bir ifade yerine kullanılmasına mecaz-ı mürsel denir.

Parça-Bütün Örneği: Servet-i Fünun dönemi bu dergide usta kalemler vardı.

Usta kalemler ifadesi dergideki yazarları ifade etmektedir.

Kinaye (Değinmece)

Bir kelimenin hem gerçek hem de mecaz anlama gelecek şekilde kullanılmasına kinaye denir. Kinayede kastedilen anlam mecaz anlamdır.

Örnek: Bulamadım kendime dünyada mekan / Nerde bir gül bitse etrafı diken

Gerçekten güllerin etrafında diken var anlamı değil her güzel şeyin beraberinde sorun getirdiği anlamı vardır.

Şiirde Söz Sanatlarından Bir Diğeri Tariz (İğneleme/Söz Dokundurma)

Söylenen sözün tam tersini ifade etme sanatına tariz denir.

Bir kişi ile alay etmek, küçük düşürmek, iğneleyici sözler söylemek amacıyla tariz sanatına başvurulur.

Örnek: Bir yetim görünce döktür dişini, / Bozmaya çabala halkın işini / Günde yüz adamın vur ser leşini / Bir yaralı sarmak için yeltenme

Bu dizelerde şair yetime zarar veren halkın işini bozanlara söz dokundurmuştur. Amacı bu eylemleri yapmamaları için bir öğüt vermektir.

Teşhis (Kişileştirme)

İnsanlara ait özelliklerin insan dışındaki varlıklara yüklenmesine teşhis denir.

Örnek: Kınından hoşlanmayan kılıçlarımız vardı / Kısraklarımız vardı yıldızlara sevdalı

Kılıçlar ve kısraklar kişileştirilmiştir.

İntak (Konuşturma)

İnsan dışındaki varlıkların konuşturulmasına intak denir.

İntak sanatının bulunduğu yerde teşhis de bulunur. Ancak her teşhisin bulunduğu yerde intak yoktur.

Örnek: Boynunu büken tırtıl ağlamaklı bir sesle / “Bir tek ben kaldım.” demiş “Herkes gitti buradan.”

Tırtıl konuşturulmuştur. Teşhis sanatı da yer almaktadır.

Tevriye

Bir kelimenin iki farklı anlama gelecek şekilde kullanılmasıyla olur.

Bu iki anlamdan biri uzak biri de yakın anlamdır.

Kastedilen anlam uzak olan anlamdır.

Örnek: Ne ben güldüm ne de yarim / Gül demiştim ben yarime / Yabancı bir elde kaldı

Gül kelimesinin yakın anlamı gülmek, gülümsemek; uzak anlamı çiçek olan güldür.

El kelimesinin yakın anlamı insan eli, uzak anlamı ise yabancı insandır.

Tenasüp (Uygunluk)

Tenasüp; birbirleriyle ilişkili olan kelime veya ifadelerin bir arada kullanılmasıdır.

Zıt anlamdaki kelimelerin kullanımı tenasüp sanatına girmez.

Divan edebiyatında sıkça kullanılmış bir edebi sanattır.

Örnek: Kestanelik gölgesinde hayal gibi yürürsün / Bülbül şakır bir ağacın nazenin gülüsün / Tarlalarda gülümseyen çiçeklerin alında / Elâ gözlü güzellerin gül benzini görürsün

 “kestanelik, ağaç, bülbül, gül, tarla, çiçek” kelimeleri bir arada kullanılarak tenasüp sanatına başvurulmuştur.

Tecahül-i Arif (Bilmezlikten Gelme)

Anlama zenginlik, derinlik katmak amacıyla şairin bildiği şeyleri bilmezlikten gelmesine tecahül-i arif denir. Şiirde söz sanatlarından biri olan tecahül-i Arif de sıklıkla karşımıza çıkar.

Örnek 1: Şakaklarıma kar mı yağdı, ne var / Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz

Bu dizelerde şair bildiği şeyleri sorarak şiirinde tecahül-i arif sanatına yer vermiştir.

Örnek 2: Gökyüzünün başka rengi de varmış / Geç fark ettim taşın sert olduğunu / Su insanı boğar, ateş yakarmış / Her geçen günün bir dert olduğunu / İnsan bu yaşa gelince anlarmış

Şair taşın sert olduğunu, ateşin yaktığını bildiği halde bilmezlikten gelmiştir.

Hüsn-i Ta’lil (Güzel Neden Bulma)

Şiirde söz sanatlarından diğer bir sıklıkla kullanılanı hüsn-i ta’lildir. Bir olayı veya durumu olduğundan daha güzel bir olay veya duruma bağlama sanatına hüsn-i ta’lil denir.

Örnek1: Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden / Birçok senler geçti dönen yok seferinden

Şair, ölen insanları öldükten sonra gittikleri yerde memnun olmaları gibi olumlu bir duruma bağlamış.

Örnek2: Güzel şeyler düşünelim diye / Yemyeşil oluvermiş ağaçlar

Şair, ağaçların yemyeşil olmasını insanların güzel şeyler düşünmesine bağlamıştır.

Mübalağa (Abartma)

Anlamı güçlendirmek için bir durumu abartmaya denir.

Örnek: Bir ah çeksem dağı taşı eritir / Gözüm yaşı değirmeni yürütür

İki dizede de mübalağa örnekleri vardır.

Tezat (Zıtlık)

Karşıt anlamlı kavramların, durumların, kelimelerin kullanılmasıdır.

Kelimelerin zıt anlamları dışında düşüncenin zıtlığı da tezat sanatının içindedir.

Örnek1: Neden böyle düşman görünürsünüz / Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

Düşman ve dost kelimeleri kullanılmıştır.

× WhatsApp