AB toplantılarının koronavirüs krizinin ortasında dondurulmasıyla birlikte serbest çevirmenler işlerini kaybediyor. Çok dilli bir Avrupa içinde iletişimi kolaylaştıran insanlar artık hayatta kalma mücadelesi veriyor.
“Ārštata tulki prasa solidaritāti.” Zigmunds Steins olmasaydı, bu cümle Avrupa Komisyonu’nun (AK) çoğu üyesi için anlaşılmaz olurdu. Bunu “Serbest tercümanlar dayanışma çağrısı yapıyor” diye tercüme ediyor.
Steins, Brüksel’deki AB kurumları için Letonca-İngilizce çeviri yapan bir serbest konferans tercümanı. O ve onun gibi insanlar, 24 resmi AB dilinin tamamında simultane çeviri yaparak çok dilli blok içinde sorunsuz iletişimi sağlayan ve neredeyse fark edilmeyen yardımcılardır.
Ani Çöküş
Steins, kişisel toplantıların seyahat yasakları ve sosyal mesafe nedeniyle durdurulmasından bu yana AB’deki tüm işlerini kaybetti. Normalde, yoğun genel kurul haftalarında tüm tercümanlık işlerinin yarısını yaklaşık 1.500 serbest çalışan üstlenir. Ancak koronavirüs pandemisiyle çok az sayıya düşen ve şu anda online olarak gerçekleştirilen işler blok tarafından daimi olarak istihdam edilen tercümanlar tarafından yapılabiliyor. Serbest çalışanlar bir anda işsiz kalırken pahalı Brüksel’de bir gelirleri olmadan yaşıyor. Geleceğin ne getireceği hakkında hiçbir fikirleri de yok.
Avrupa Komisyonu, bugün tercümanlar için her zamanki işlerin sadece %20’sinin kaldığını tahmin ediyor. Steins, artık çeviri kabinine geri dönebilmek için beklerken çaresizce oturmak zorunda. “Bu yıl Ocak-Mayıs ayları arasında çalıştığım dört işle geçimimi sağlıyorum. Bu ay kirayı ödeyemeyeceğimi zaten biliyorum” diyor.
O ve tercüman meslektaşları dayanışma çağrısı yapıyor, ancak AB kurumları şimdiye kadar sessiz kalan serbest çalışan ordusuna daha iyi destek vermek için hiçbir plan yapmadı. AK’nin bütçe kaynakları sözcüsü Balazs Ujvari, komisyonun tercümanlara en kötü kriz günlerinde yardımcı olmak için 2020 Mayıs sonuna kadar mevcut sözleşmeler için ödeme yaptığını söyledi. Ancak Haziran 2020’den itibaren tamamen kendi başlarına bırakıldılar.
29 yıldır AB zirvelerinde ve üst düzey toplantılarda altı dilden Almancaya tercümanlık yapan, diğer devlet yetkililerinin yanı sıra Almanya Başbakanı Angela Merkel için tercüme yapan Elisabeth Dörrer özellikle kötü etkilendi. Kendisi “İşimin %90’ını kaybettim” diyor. Dörrer ayrıca AB bütçe komiseri Johannes Hahn’a 600’den fazla tercüman arkadaşı tarafından imzalanan bir talep yazısını da kaleme aldı ancak şu ana kadar yanıt alamadı.
‘Kabul edilemez teklif’
Bu zor durumda, AB ajanslarıyla yürütülen müzakereleri Uluslararası Konferans Tercümanları Derneği (AIIC) devraldı.
Ancak bu görüşmeler yalnızca serbest çalışanların AB programı normale döner dönmez konferanslarda üç gün çalışarak geri ödemek zorunda kalacakları 1,300 € (1.463 $) tutarında, bir kereye mahsus avans olarak ödenen ve müzakereye kapalı bir teklife yol açtı. Sorun şu ki, ne zaman normale dönüleceğini kimse bilmiyor; normal çeviri faaliyetlerine Ocak 2021’e kadar dönülmeyebilir.
Tercümanlar, yıllardır süren özverili çalışmalarından sonra, kabul edilemez bir teklif olarak gördükleri durum karşısında öfkeli. Normalde sosyal haklar davasını sahiplenmeye her zaman hazır olan AB’nin, serbest çalışanlarına bu kadar kötü davranmasını ve onların finansal olarak başarısız olmalarına izin vermesini ironik buluyorlar.
Dörrer, “Teklifi küçük düşürücü bulduğum için reddettim” derken birçok meslektaşı da aynı nedenden dolayı aynı şekilde hareket etti. Serbest çalışanlara aylık ödenekler ödeyen AB üyesi çeşitli ülkelerin sunduğu gibi bir çözüm için çağrıda bulunuyorlar.
Ama bir umut kırıntısı var. AK sözcüsü Ujvari’ye göre Komisyon, tercümanların çevrimiçi toplantılarda uzaktan çalışmasını mümkün kılacak teknolojiyi devreye sokmak için çalışıyor. Bu başarılı olursa, serbest çalışanların önümüzdeki aylarda tekrar daha sık istihdam edilebileceğini söylüyor.
Zor Bir İş
AB için tercümanlık yapmak isteyen kişilerin birkaç üniversite diplomasına ihtiyacı varken becerilerini de sürekli geliştirmek zorundalar. Dörrer, dillere ilişkin yeterliliğini geliştirmek için her yıl üç ay ücretsiz “izin” aldığını söylüyor.
Bunu yapmak, çok sayıda teknik terimle ilgili gelişmeleri takip etmeyi gerektiriyor. Hükümet başkanları AB bütçesi hakkında tartıştığında, tercümanların tüm dillerde MFF’nin (çok yıllık mali çerçeve) ne anlama geldiğini veya bölgesel yardımın ne olduğunu bilmesi gerekiyor. Ve Avrupa Adalet Divanı’ndaki oturumlar, kapsamlı bir hukuk jargonu bilgisi zorunlu.
Tercümanlar, odadaki herkesin her şeyi anlamasını ve devlet ve hükümet başkanlarının ana dillerinde konuşabilmesini sağlaması gerekiyor. Bu nedenle, İtalya Başbakanı Giuseppe Conte, yeni koronavirüs yardım önlemleriyle ilgili bir tartışma sırasında bağırarak söylenmeye başlarsa, tercümanının her şeyi kelimesi kelimesine ve mümkün olduğunca hızlı çevirmesi gerekiyor.
Geçim Kaynağı Tehlikede
1994’ten beri AK için Fransız kabininden çeviri yapan Hanna Garcia Landa, “Komisyon buraya taşınmamıza ve çocuklarımızı Brüksel’de okula göndermemize izin veriyor ve sonra ne tür bir sosyal statüye sahip olduğumuzu umursamıyor.” diyor.
Garcia Land Brüksel’e “sadece” üç dille gelmiş ve AB’nin tercümanları daha fazla dil sunmaya devam etmeye teşvik etmesinden ötürü o zamandan beri Hollandaca da öğrendiğini söylüyor. “AB için daha cazip” olmak için yıllar önce Brüksel’e taşınmaya karar verdiğini söylüyor.
“Bizden krizin bitmesini beklememiz ve her şey bittiğinde yeniden çalışmaya başlamamız bekleniyor. Ancak pek çok meslektaşım parasız olduğu için Brüksel’i çoktan terk etmiş olacak,” diyor şu anda emekliliğe yönelik birikimleriyle geçinen Dörrer.
Ve tercümanlar, AB’nin şu anda harekete geçirdiği koronavirüs yardım paketini bir çifte standart vakası olarak görüyor. Dörrer, en kötü etkilenenlere 750 milyar euro ödenecek olmasına rağmen, tercümanların alıcılar arasında yer almamasına kızgın. “Biz de AB vatandaşıyız” diye yakınıyor.
Çeviri: Yağmur Nurşen Yıldırım, Düzelti: Lingopia Çeviri