Babil Kulesi Nedir?
Babil Kulesi, insanlığın tanrıya ve tanrılık düzeyine erişme çabasıyla inşa ettiği kulenin Tanrı tarafından yıkılmasının ve farklı diller konuşmaya başlayan insanların ilk çevirmene kadar birbirini anlayamamasının hikayesini anlatır. Babil Kulesi, Sümerler tarafından Tanrı’ya ulaşmak için yapılmaya başlanmış ancak tamamlanamamış efsanevi bir kuledir (ayrıca bkz. Babil Kulesi Efsanesi).
Asma Bahçeleri içinde bulunan Babil Kulesi, Tanrı Marduk’a ulaşmak amacıyla 90 metre uzunluğunda, 7 katlı olarak inşa edilmeye başlar. Sümerliler, yükseklere taparlar ve yer ile göğü bağlayan kutsal bir ağacın varlığına da inanırlar. Sümerliler yeri göğe bağlayan bu ağacı temsilen Tanrıdağı dedikleri kuleyi zamanımızdan 5.000 yıl kadar önce yapmaya başlarlar.
Babil Kulesi’nin hikayesine göre, Nuh’un torunları Babil’in Mezopotamya bölgesinde yaşardı. Nuh’un torunları, “Büyük Tufan” ardından tek dil konuşan ve doğuya göç eden bir nesildir ve Şinar topraklarına gelir. Bu esnada nüfus artmaktaydı ve hepsi yalnızca bir dil konuşurdu. Halk, uluslarını ne kadar büyük hale getirdiklerine dair uzun ve gurur verici bir sembol oluşturmaya karar verir. Babilliler, Tanrı gibi olabilmek ve Tanrı’ya ihtiyaç duymamak için “cennete ulaşacak” bir kule ister.
Orada bir şehir ve cennete kadar ulaşacak kadar yüksek bir kule inşa etmeyi kabul ederler. Ardından büyük bir ziggurat inşa etmeye başlarlar. Tanrı, halkın kalbindeki gurur ve kibirden hoşlanmaz. İnsanların birbirini anlamaması amacıyla dillerini karıştırır. Farklı diller konuşan insanlar, iletişim kuramaz ve kuleyi inşa etmek için birlikte çalışamaz. Bu, insanların dünyanın dört bir yanına dağılmasına sebep olur. “Babil” kelimesi kafa karışıklığı anlamına geldiği için yapıya “Babil Kulesi” adı verilir. Bu hikâye, Tanrı’nın sözüne itaat etmenin ve Tanrı’sız yaşam inşa edilemeyeceğinin bir hatırlatıcısıdır.
Kule bir ziggurat şeklinde tasarlanmıştır. Her katı Tanrı’ya giden yolda bir aşamayı temsil eder. 1. kat taşı, 2. kat ateşi, 3. kat bitkileri, 4. kat hayvanları, 5. kat insanları, 6. kat gökyüzünü, 7. kat ise melekleri temsil eder. İnanışa göre insan ancak bütün bu katlardaki değerleri öğrenip benimsedikten ve yedi basamağı sırayla çıktıktan sonra Tanrı’ya ulaşabilirdi.
Babil’i işgal eden Tikulti-Ninurta, Sargon, Sanherip ve Asurbanipal kuleyi yıkmışlardı. Babil Kralları Nabopollasor ve Nabukadnasor ise yeniden yaptılar. Ancak M.Ö. 479’da Babil’i işgal Pers kralı Xerkes kuleyi yıktıktan sonra tekrardan onarılmadı. Yalnız, Büyük İskender Babil’e geldiğinde harap haldeki kuleye hayran kalmış ve onu eski haline getirmeye karar vermişti. Bu sebeple 10.000 kişiyi iki ay boyunca çalıştırarak molozları temizletti. Fakat İskender ölünce Babil Kulesi’nin onarımından vazgeçildi.
Babil Kulesi Gerçekten Var mıdır?
Kule, arkeolojik kaynakların yanı sıra dini metinlerde de yer almaktadır. Tanah ve Eski Ahit hemen hemen aynı olduğu için her iki dinde Babil bahsi aynıdır. Babil Kulesi’nden Tevrat’ın Yaratılış (Tekvin) kısmında bahsedilir. Nuh’un oğulları Büyük Tufan’dan sonra Sinar (Sümer)’da yerleşmiş, burada bir şehir ve göklere yükselen bir kule yapmak istemişlerdir. Kulenin yıkılışı Tevrat’ta anlatılmaz ancak Jubilees veya Leptogenesis olarak bilinen Yahudi belgelerinde anlatılır. Kuran anlatımında Musa, Firavun, Kârûn, Haman ve kerpiçten yapılan bir kule aynı hikâyenin içinde buluşturmaktadır.
Dillerin Doğuşu
Bir efsaneye göre Tanrı, insanların kendisine ulaşmaya çalışmasına ve bunu yapabileceklerine dair olan kibirli inançlarına sinirlenir. Bunun üzerine beraber çalışan insanların birliğini bozmak için o zamana kadar bir tane olan dili çoğaltır ve yeryüzüne birçok dil gönderir. Dillerinin değişmesiyle birbirleriyle anlaşma kabiliyetini yitiren insanlar kulenin inşaatını tamamlayamazlar ve tanrıya hiçbir zaman ulaşamazlar. Çevirmenlere, Babil Kulesi savaşçıları denmesinin nedeni ise tanrının bozgununa rağmen çok dil bilen birinin olması durumunda kulenin tamamlanabileceği inancından gelmektedir. Dini bir bakış açısıyla bu öykü sıklıkla insanın kusurluluğunu, tanrının kusursuzluğu ile kıyaslamak ve dünyadaki yüzlerce dilin kökenini açıklamak amacıyla kullanılır.
Babil Kulesi ve Çeviri
Babil Kulesi ile çeşitli dillerin ortaya çıkması günümüzde hala önemli bir ihtiyaç olan “çeviri”yi ortaya çıkarmıştır. Çeviri, yıllardır insanların iletişim kurabilmesini sağlamak için en önemli unsurlardan biridir. Çeviri vasıtasıyla insanlar; birbirini anlayabilir, iletişim kurabilir ve yaşam standartlarını yükseltebilir hale gelmiştir. Babil Kulesi ile farklı dillerin ortaya çıkması, doğal olarak çeviriyi çok önemli bir konuma getirmiştir. Çeviri olmadan insanlar arasında iletişim kurulamaz ve anlaşma sağlanamaz.
İşte çevirmenler kuleyi, açlığın üstesinden gelinen, salgınlarla daha sistemli savaşılan (?) ve insanın yaşlanmamak ve ölümsüzlük için mücadele ettiği 21. yüzyılda (kitap tavsiyesi) bu bozgun durumuna çözüm sunup insanlığı anlaştırmaya devam eden önemli aktörler olarak karşımıza çıkıyor.